Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği “Bursa’nın Değerleri” söyleşisine konuk olan Karagöz ustası Şinasi Çelikkol, yolunun bu sanatla nasıl kesiştiğini anlattı. Karagöz sanatını Bursa’da yeniden canlandırma ve yaşatma mücadelesini aktaran Çelikkol, uluslararası alanda da tanınması için gösterilen gayreti katılımcılarla paylaştı.
Nilüfer Belediyesi “Bursa’nın Değerleri” söyleşisinde Karagöz ustası, tasvir yapımcısı ve Karagöz Müzesi kurucusu Şinasi Çelikkol’u ağırladı. Akkılıç Kütüphanesi’nde Mehmet Ali Dönmez’in moderatörlüğünde düzenlenen söyleşide Şinasi Çelikkol, Karagöz sanatının ulusal ve uluslararası arenada tanınması için verdiği mücadeleyi anlattı.
Karagöz sanatıyla ilk kez ilkokul yıllarında tanıştığını söyleyen Şinasi Çelikkol, Hocailyas İlkokulu’nda okurken, 10 kuruş karşılığında Karagöz sanatçılarını izlediğini anlattı. Daha sonra, özellikle Ramazan ve sahur vakitlerinde, o dönemin önemli sanatçısı Hayali Küçük Ali’yi radyodan dinlediğini ifade eden Çelikkol, küçük yaşta uyanıp onu takip ettiklerini kaydetti.
1960’lı yıllarda, babasının Kapalı Çarşı yangınından sonra turizm işi yapmaya başlamasıyla Koza Han’a taşındıklarını belirterek, Karagöz sanatıyla tanıştığını söyledi. 1965’lerde yabancıların Karagöz’ün nerede oynadığını sormaya başladığını ifade eden Çelikkol, o dönemde bu sanatın canlanması gerektiği fikrinin ortaya çıktığını söyledi.
Karagöz’ün özellikle yabancılardan talep gördüğünü ifade eden Çelikkol, “Bursa’da Karagöz sanatı 1962’den sonra büyük bir boşluğa girmişti. Sadece sünnet düğünlerinde oynatılıyordu. 1983 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği bir festivalle Karagöz sanatçıları Bursa’ya gelmeye başladı. Bu festival sayesinde Tuncay Tanboğa, Metin Özlen, Tacettin Diker ve Orhan Kurt gibi önemli ustalarla yolum kesişti” diye konuştu.
Festival atağını 1992 yılında başlattıklarını aktaran Çelikkol, Tuncay Tanboğa’nın önerisiyle Temmuz ayından Eylül’e kadar Kent Otel’de Salı ve Cuma günleri Karagöz oynattıklarını kaydetti. Çelikkol, bu gösterilere İspanyollar da dahil farklı ülkelerdeki yabancıların ilgi gösterdiğini anlattı. Bu başarıyı takiben 1. Ulusal Karagöz Festivali’ni düzenlendiğini söyleyen Çelikkol, sonraki festivalde beş yabancı grubun katılması ile Karagöz’ün uluslararası alanda hızla duyulmaya başladığını belirtti.
Sonraki yıllarda Karagöz’ün geleceğini güvence altına almak için önemli adımlar atıldığını anlatan Çelikkol, Karagöz oyun yazma ve afiş yarışmaları düzenlendiğini hatırlattı. 20 kişilik bir heyetle Milletlerarası Kukla ve Gölge Oyunları Birliği’nin (UNIMA) Bursa Şubesi’ni kurduklarını dile getiren Çelikkol, uluslararası arenada da aktif rol alarak, ustalarıyla birlikte Belarus ve Almanya’da gösteriler ve sergiler düzenlediklerini anlattı.
En önemli çalışmalarından birisinin Karagöz Müzesi’nin kuruluşu olduğunu söyleyen Çelikkol, “Eskiden elektrik trafosu olan bir binanın dönüştürülmesiyle müze kurduk. Müzede, Karagöz tasvirlerinin yanı sıra Bursa civarındaki Türkmen Yörük kıyafetleri ve Rumeli Türklerinin kıyafetleri de sergilendi” diye konuştu.
“TÜRKİYE GENELİNDE İKİ DERİCİ KALDI”
Karagöz sanatını yaşatma mücadelesinde bürokratik engellerle karşılaşmanın yanı sıra yetersiz destek aldıklarını ifade eden Çelikkol, “Şu anda sanatı icra ederken karşılaşılan en büyük zorluklardan biri, figür yapımında kullanılan deri sıkıntısı. Türkiye genelinde yalnızca iki derici kaldı. Birisi Bursa’da, diğeri ise Tokat’ta. Ayrıca Karagöz yapımında kullanılan deri bile ithal ediliyor. Bu durum sanatı da tehlikeye atıyor” dedi.
“YEREL YÖNETİMLERİN DESTEKLERİNDEN MEMNUNUZ”
Günümüzde yerel yönetimlerin sanata verdiği destekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Çelikkol, Karagöz sanatının canlanması için yapılan bu çalışmaların kendilerini mutlu ettiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
